Verem Hastalığı Hala Önemli Bir Sorun
Geleneksel olarak her yıl Ocak ayının ilk Pazar gününden başlayarak devam eden hafta içerisinde düzenlenmektedir.“71.Verem Eğitim ve Propaganda Haftası” 07-13 Ocak 2018 tarihleri arasında düzenlenmektedir. Bu hafta kapsamında ÇOMÜ Sağlık Uygulama ve Araştırma Hastanesi Göğüs Hastalıkları Anabilim Dalı Öğretim Üyesi Yrd. Doç. Dr. Pınar Mutlu ile yaptığımız röportajda bizlere açıklamalarda bulundu.
Mutlu bu haftanın amacının, toplumun verem (tüberküloz) hastalığı ve hastalıkla mücadele konusunda bilinçlendirilmesini sağlamak olduğunu dile getirdi. Verem hastalığının, verem mikrobunun solunum yolu ile alınmasıyla oluşan bulaşıcı bir hastalık olduğunu, en sık akciğerler olmak üzere tüm organları tutabilen (Lenf bezleri, kemik, böbrek, beyin vb.) bir rahatsızlık olduğunu söyledi.
Verem Hastalığı Hala Önemli Bir Sorun
Verem Dünyada ve Ülkemizde Önemli Bir Halk Sağlığı Sorunu Olmaya Devam Etmektedir diyen Mutlu “ Dünyada her yıl yaklaşık 10 milyon yeni verem hastası ortaya çıkmakta,1,5 milyon insan veremden ölmektedir. Bugün, dünya nüfusunun üçte biri (yaklaşık 2 milyar kişi) vücudunda verem mikrobunu taşımaktadır. Kayıtlara göre Türkiye’de her yıl yaklaşık 12 bin kişi verem hastalığına yakalanmaktadır. Türkiye'de 10-15 milyon nüfusun enfekte olduğu, yani vücutlarında verem mikrobu olduğu tahmin edilmektedir. Ülkemizde verem hastalığı gelişmiş ülkelere göre daha fazla görülmektedir” dedi.
Verem Nasıl Bulaşır?
“Verem, tedavi görmemiş veya düzenli tedavi görmeyen hastaların aksırma, öksürme ve konuşmaları sırasında havaya yayılan mikropların solunum yoluyla alınması ile bulaşır. Verem mikrobu güneş görmeyen ve iyi havalanmayan yerlerde saatlerce havada kalabilir. Tedavi olmayan bir verem hastası her yıl yaklaşık 10-15 kişiye hastalık bulaştırır. Verem mikrobu vücuda girdikten sonra yıllarca hastalık yapmadan akciğerlerde bekleyebilir. Vücudunda verem mikrobu taşıyanların yaklaşık %5-10’u daha sonraki yıllarda verem hastası olur. 2-3 haftadan uzun süren öksürük, ateş, gece terlemesi, iştahsızlık, kilo kaybı, yorgunluk, halsizlik, balgam çıkarma, kan tükürme, nefes darlığı, göğüs ve sırt ağrısı verem hastalığının belirtileridir. İki-üç hafta veya daha uzun süreli öksürük şikâyeti olan herkes en yakın sağlık kuruluşuna başvurmalıdır. Hastalığın tespiti için Balgamın mikroskopla incelenmesi, balgam kültürü ve akciğer grafisi ile tanısının konması mümkündür. Bugün var olan ilaçlarla verem hastalarının hemen hemen hepsi başarı ile tedavi edilebilmektedir. Ülkemizde verem ilaçları Sağlık Bakanlığı tarafından ücretsiz olarak verilmektedir.
Verem Hastalığı Nasıl Tedavi Edilir?
Dört veya beş ilaçla 6-9 ay süre ile tedavi verilmektedir. İlaçların düzenli kullanılması esastır. İlaçların bir gün bile aksatılmaması gereklidir. Doğrudan Gözetimli Tedavi (DGT) tüberkülozlu hastaların her doz ilacının her gün bir sağlık çalışanı veya eğitilmiş bir gönüllü tarafından hastaya verilmesi ve bu durumun kaydedilmesidir. Dünya Sağlık Örgütü tarafından da önerilen DGT, ülkemizde 2006 yılından beri uygulanmaktadır. Verem hastaları ilaçlarını düzenli olarak ve yeterli süre (6-9 ay) kullanmazlarsa verem mikropları ilaçlara direnç kazanabilir. Dirençli verem hastalarının tedavisi daha uzun sürmekte(18-24 ay), daha fazla ilaç kullanılmakta ve bazen hasta kaybedilebilmektedir.
Verem Hastalarının Yakınları Ne Yapmalıdır?
Hastanın yakınları, özellikle de aynı evde birlikte yaşayanlar mutlaka verem birimlerine (verem savaşı dispanserleri) başvurarak muayene olmalıdır. Hasta yakınlarının taramaları dispanserlerde ücretsiz olarak yapılmaktadır. Temaslı muayenesi sonucunda hasta olduğu tespit edilenler tedavi edilir. Hasta olmayan fakat verem olma riski taşıyan kişilere koruyucu tedavi verilir.
Verem Hastalığından Nasıl Korunabiliriz?
Bir toplumun veremden korunmasının en etkili yolu verem hastalarının erken teşhisi ve başarılı tedavisidir. Verem aşısı (BCG) çocukları verem hastalığından korur. Ülkemizde doğumdan sonra2. ayını dolduran bebeklere yapılmaktadır. Mikrop çıkaran hasta ile aynı evdekiler, özellikle çocuklar için koruyucu tedavi verilir. Koruyucu tedavide tek ilaç (İzoniyazid) kullanılır. Koruyucu tedavi süresi genellikle 6 aydır. Tüberküloz hastalarının bulunduğu ortamları havalandırmak, bu ortamlara temiz hava sağlamak, havadaki bulaştırıcı damlacıkları seyreltir, bulaşma olasılığını azaltır. Odanın güneş görmesi, ortamdaki basilleri öldürür. Hastanın en azından balgamda mikrop çıkarmayana kadar ayrı bir odada kalması uygundur. Son olarak aksırırken, öksürürken mutlaka ağzımızı mendille veya kol ile kapatmalıyız. Öksürük ve aksırık sonrasında eller yıkanmalıdır. Bulaştırıcı dönemdeki verem hastaları kapalı ortamlarda, başka insanlarla birlikteyken maske kullanmalıdır ve ilaçlarını düzenli ve eksiksiz olarak kullanmalıdırlar” dedi. Mutlu; Hedeflerinin ise Veremsiz Bir Türkiye olduğunu dile getirdi.