Enfeksiyon Hastalıkları ve Klinik Mikrobiyoloji Anabilim Bölümü 1 Aralık Dünya AIDS Günü Dolayısıyla Açıklamada Bulundu
AIDS, günümüzde hala küresel halk sağlığını tehdit eden önemli bir sendromdur. Bu sendromun açılımı Edinsel Bağışıklık Yetmezliği Sendromu'dur ve adından da anlaşılacağı gibi, vücudun savunma mekanizmalarının yetersiz kalmasına yol açan ciddi bir tıbbi durumu ifade eder. Bu sendrom, bir dizi semptom ve hastalığın bir araya gelmesiyle karakterize edilir ve tek başına bir hastalık olmaktan ziyade, belirli bir tıbbi nedenden kaynaklanan bir sendrom bütünüdür.
HIV/AIDS, ilk kez 1980’li yıllarda tanımlandığı andan itibaren din, dil, ırk, cinsiyet ve ülke ayrımı yapmaksızın hızla yayılan küresel bir salgın (pandemi) haline gelmiştir. Bu salgının kontrolsüz yayılımı, toplumların yalnızca sağlık sistemleri üzerine değil, aynı zamanda ülke ekonomileri üzerine de büyük bir yük getirmektedir. Virüsün yayılım dinamikleri, sosyo-ekonomik ve kültürel engellerle birleştiğinde, enfeksiyon zincirini kırmayı zorlaştırmaktadır. Epidemiyolojik veriler bu durumun aciliyetini sürekli olarak vurgulamaktadır.
Dünya Sağlık Örgütü (DSÖ) verilerine göre, dünya genelinde tahmini 40.8 milyon insan HIV ile yaşamaktadır. Bu devasa sayı, virüsün küresel çapta ne kadar yaygın olduğunu göstermektedir. Özellikle Doğu Akdeniz Bölgesi gibi bazı bölgelerde durum kritik bir hal almıştır. Bölgede tahmini 610.000 HIV ile yaşayan birey bulunmakta olup, yıllık yeni enfeksiyon sayısının on yıldan kısa bir sürede neredeyse iki katına çıkarak, 2016'da bildirilen 37.000'den 2024'te 72.000'e yükseldiği bildirilmiştir. Bu keskin artış, bölgedeki salgınla mücadelenin zayıflığına ve bulaşma zincirinin kırılamadığına dair önemli bir epidemiyolojik uyarı işaretidir.
HIV ile mücadelede on yıllardır sağlanan ilerlemeye rağmen, küresel çabalar şu anda kritik bir dönemece girmiştir. Uluslararası ve ulusal düzeyde HIV’e ayrılan fonların azalması, onlarca yılda elde edilen başarıları boşa çıkarma ve yeni enfeksiyonların artmasına neden olma tehdidini taşımaktadır. Epidemiyolojik kontrolün sürdürülmesi ve hedeflere ulaşılması, sürdürülebilir ve yeterli finansal kaynakların tahsis edilmesine bağlıdır.
Henüz etkili bir aşısı bulunmayan HIV/AIDS ile mücadelede, epidemiyolojik açıdan en etkili yol, virüsün bulaşma yollarını bilerek etkin bir biçimde korunmaktır. Dünyada olduğu gibi ülkemizde de salgının yayılımının sınırlandırılması, öncelikle toplumun bulaşma ve korunma yolları konusunda farkındalığının artırılmasıyla mümkün olacaktır. Bu, birincil korunma stratejisi olarak ele alınmaktadır.
Bu hayati farkındalığı artırmak üzere, 1 Aralık günü 1988 yılından beri Dünya AIDS Günü olarak kabul edilmiştir. Bu tarih, küresel bir sağlık kampanyası olarak, toplumu, hükümetleri ve sağlık kuruluşlarını harekete geçirmeyi amaçlar. Dünya Sağlık Örgütü (DSÖ), 36. yılında "Kesintileri Aşmak, AIDS Yanıtını Dönüştürmek (Overcoming Disruption, Transforming the AIDS Response)" sloganıyla etkinlikler düzenleyerek, küresel çabaların yeniden canlandırılması gerektiği çağrısını yapmaktadır.
HIV/AIDS epidemiyolojisinde ileriye dönük başarı için üç temel unsur öne çıkmaktadır: Hastalığın tanınması, erken tanı konulması ve buna bağlı olarak erken tedaviye başlanması ile etkili koruyucu önlemlerin yaygınlaştırılması. 1 Aralık Dünya AIDS Günü bu kritik konulara dikkat çekerek, toplumları ve karar vericileri eyleme geçmeye davet eden uyarıcı bir işlev görmektedir. Zira tedavi=önleme (T=Ö) prensibini yaygınlaştırmak, salgının nihai olarak kontrol altına alınmasının anahtarıdır.
Ayrımcılığı Bitir, Erken Tanıyı Yaşat! HIV Bilgisi Hayat Kurtarır
Prof. Dr. Selçuk Kaya - Doç. Dr. Sevil Alkan Varoğlu - Raziye Aksakal Yılmaz
